Aramızda daha önce Lugano'ya giden, veya gitmeyi düşünen oldu mu bilmiyorum? Hatta buradan haberdar olan var mı ondan bile emin değilim ama benim gibi bir coğrafya manyağı iseniz denk gelmiş olabilirsiniz. Bu küçücük şahane kent Milano'ya 1, Como'ya ise sadece yarım saat uzaklıkta olunca neden görmemeyim dedim, iyi ki de demişim! Nereden bilebilirdim böylesine sevimli olacağını...

Biliyorum İsviçre falan deyince havalı oluyor, insan gider gitmez milka ineklerini göreceğini düşünüyor, burası tam olarak orası değil. İsviçre sınırında olmasına rağmen İtalya ile bağını pek koparamamış minik bir Berlin diyebiliriz. 🙂 Çünkü Almanca değil İtalyanca konuşuluyor, İtalyanlar Frank, Euro'dan daha değerli olduğu için buraya çalışmaya geliyormuş mesela, hem de her gün! E yakın zaten, yine Trainline'dan aldığımız bilet ile 10 euro'ya geldik buraya.
Konaklamamız ise yine AirBnb üzerinden tuttuğumuz bu otelde oldu. Otele buradan bakabilirsiniz. Bulabildiğimiz en uygun yer burasıydı, üstelik lokasyonu oldukça merkezi ve + içerisine ücretsiz açık büfe kahvaltı ile konaklama süresince kullanabileceğiniz bir ulaşım kartı da dahil!

Lugano treninden indikten sonra direkt bu manzarayla karşılaşıyorsunuz, zaten trende gelirken aklımı kaçıracaktım! Her yer yeşil, her yer su! O kadar güzeldi ki, 50 kere falan video çekmişimdir. Lugano 600.000 kişilik nüfusu ile küçük şehirlerden birisi, ama kafanızda burayı bir köy falan sanmayın. Şehir de o kadar çok beyaz yaka çalışan vardı ki, hafta içi orada olduğumuz için çok şaşırdık. Akşamları konserler var mesela, insanlar göl manzaralı lokasyonlarda yemeklerini yiyor, sonra sahilde içkilerini yudumluyorlar.
Bir de güzellik var ki, gençler okuldan sonra, insanlar da istedikleri zaman göle yüzmeye geliyorlar! Elbette ben de yüzdüm, bu fırsatı kaçıramazdım.

İtalyanca Lido plaj demek... Lugano'nun merkezinde de bir Lido var ve girişi 10 frank. Gölde yüzmek baya keyifsiz bir aktivite olsa da, orada durup bunu deneyimlemek, manzaraya karşı dinlenmek bana aşırı iyi geldi. Dünyaya bir kez daha teşekkür ettim, ve kendime kattıklarıma daha çok. 🤟👄🥰
Lugano'da ilk günümüzü merkezi keşfederek, biraz İsviçre çikolatası alışverişi yaparak ve göle karşı Mc Donald's yiyip bira içerek akabinde saatlerce muhabbet ederek geçirdik.
Çok çok çoook güzel bir deneyim; Alpler'e Tırmanış!

Otelde bize verilen kartı incelerken en yakın nereye gidebiliriz diye bakıyordum... E bir de ücretsiz ulaşım kartımız da olduğu için rahattım.😌 Sonrasında "Monte Bre" isimli bir dağa teleferik ile ulaşılabildiğini gördüm, hemen arkadaşımla plan yapıp 2. gün oraya gitmeye karar verdik!
Anlatırken bile heyecanlanıyorum, çünkü Alplerin zirvesine sadece 10 fran ödeyerek hem de dimmmdikk bir teleferik ile çıkıyorsunuz. 600 bin kişinin yaşadığı ve beklentimizin sıfır olduğu bu yerde şundan güzel deneyim ne olabilir?
Buraya minik bir video ekliyorum, ne kadar dik gittiğimize bir bakın!
Monte Bre için 2-3 km yükseldikten sonra finalde harika bir manzara ile karşılaşıyorsunuz. Uçsuz bucaksız Alpler ve doruklarda gizlenmiş bir güzellik! Sadece kuş sesleri ve doğa... Gerçekten kelimelerle tarif etmem mümkün değil ama şahane görüntülerdi.
Bu sesi her gün hissetmeyi çok isterdim. Büyüleyiciydi.
Gezinizi bitirdikten sonra dilerseniz manzara eşliğinde bir yemek de yiyebilirsiniz, 2 adet restoran da mevcut. Biz arkadaşımla yağmur yağmasın da tadını çıkaralım diye dua ederken hafif yağmur başladı. E başlamaması da pek mümkün değil, çünkü doruktasınız!
Arkadaşım bana birkaç dk meditasyon yaptırdı, bittiğinde doğanın etkisiyle birkaç damla gözyaşı da döktüm.

Ama şükür, binlerce kez şükür harika bir tatil yaşadım 31. yaş günümde. Hiç aklımda olmayan bu küçük şehir bana şahane anılar bıraktı. Çok sevdim Lugano'yu ben... Ve kesinlikle bir kez daha gideceğim.
Okuduğunuz için teşekkür ederim, eğer ilgilenirseniz Lugano'dan trenle geçebilecceğiniz Milano yazım ve Como yazım için de bloğumu ziyaret edebilirsiniz.
Sevgilerimle,
Yine gelin.🌻
Comments